9 Şubat 2012 Perşembe
Oktay Mahmuti
Türk basketbolunun önemli kişilerinden birisi Oktay Mahmuti. Galatasaray taraftarlarının yeni "Uefa kupası kazanma yolunda ilerleyen" Fatih Terim'i. Benim için ise Hoosiers filmindeki Gene Hackman'a özenen bir basketbol kişiliği. Neden böyle söyledim Oktay bey için?
Basketbol basit bir oyun değildir. Olması da mümkün değildir zaten. Karmaşıktır, zeka ve beceriyi bir arada ister. Bunların yanında size/volume yada boy, çabukluk gibi fiziksel yeteneklerde lazımdır. 40/45 dakika boyunca 2 oyuncunun 20-25 kişi ile oynadığı bir satranç mücadelesidir. Her hamlenin, molada söylenecek her sözün bir amacı olması gerekir. Bütün bunlar dört dörtlük olsa bile, yanınızda olması gereken birde şans faktörü vardır. Oktay Mahmuti'yi bu anlattıklarıma göre yorumlarsanız, ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Anlamayanlar için açıklayayım. Oktay Mahmuti'nin takımı Galatasaray'ın bir düzeni yok. Tıpkı Fenerbahçe gibi. Hatta Galatasaray, Fenerbahçe'den iyi durumda. Yani Galatasaray bir savunma takımı mı yoksa hücum takımı mı ben anlamış değilim. Savunma yaptıkları dönemde çok fazla sayı yiyen, hücum denedikleri zaman atamasa bile yemeyen bir takım. İkisinin ortası yok. Belirli bir akış üzerinde dönmüyor hücum. Savunmada alan ve adam paylaşımları, yardımlaşmalar oyuncunun kendi isteğine bağlı sanki. Kaliteli bir oyuncu portföyü olmasına rağmen, birbirleri ile oynayabilecek oyuncular değil 2-3 kişi haricinde. İşte Oktay Hoca bu yüzden bir Hollywood yapımı basketbol filmindeki koç bence. Bu filmlerde ana unsur hep hocanın motivasyon verici sözleridir. Çoğunda taktik tahtasına birşeyler çizilir ama, gerçekte uygulanmaya kalksa sahada kaos çıkar.
Ne alaka lan diyenler için; bugün yaptığı yorumu okumamışsınız sanırım. "İyi değiliz, ama ne Barcelona nede CSKA'dan korkmuyoruz" dedi. İyi değilsen neden bu takımlardan korkmuyorsun? Yani yenilmekten korkmuyorsun. O zaman kovulmaktan korkman lazım. İşin içine korku girmese, cesaret de giremez Oktay hoca.
CSKA maçını örnekleyelim mesela. Genelde spiker ile yorumcunun yaptığı maç içi yorumları hep farklı olur dikkat edin. Çünkü spiker maçı anlatmak için anlattığından şut seçimi doğru mu yoksa yanlış mı kaçırabilir. Mesela bugün Cevahir'in %60'a yakın bir oranda suç seçimi bana göre yanlıştı. Size göre maçı kopartan adam olabilir, ama bence takım düzenini bozan bir oyun sergiledi. Burada anlamanız gereken şu; "o şutun girme olasılığı %50". Yani ya kaçar, ya isabetli olur. İşte basketbolun felsefesi budur. O şutu doğru oyuncuya, doğru zamanda, doğru pozisyonda atış yaptırabilmek. Burada amaç o %50 oranı daha yukarılara çekebilmektir. Bu yüzden deli gibi istatistik tutulur basketbol maçlarında. Yoksa hiç yarı sahayı geçmeden nasıl olsa %50 ihtimalle girer diyerek atış da yapabilirsiniz. CSKA bu işi şuanda Avrupa'da yapan en iyi takım. Bugün 3. ve son çeyrek biraz bundan uzaklaştıklarında maçı kaybettiler. Hücum düzenlerini Galatasaray biraz bozdu, konsantrasyonları düştü, şans anları Galatasaray'ın yanında olunca haklı bir maç kazandı Galatasaray. İşin özü bu.
Şimdi anlatmak istediklerimi anlamışsınızdır sanırım. Galatasaray bugün çok az doğru şut seçimi ile maç kazanırken ana faktör motivasyondu. Her oyuncu elinden gelenin fazlasını ortaya koyarak savunma yapınca işler döndü. İşte bu yüzden Oktay Mahmuti bir film karakteri bana göre. Fakat papaz her zaman pilav yemiyor. Bunu aslında çok iyi bilmesine rağmen bu yolda ilerlemeye devam ediyor. Geçen sene final serisinde seriyi uzatan son saniye atışından sonra söylediklerini okursanız demek istediğimi anlayacaksınız.
Ben bu yüzden kızıyorum Oktay hocaya. Şimdi çıkın sorun bir basketbol izleyicisine. Galatasaray hangi oyuncunun üzerine kurulmuş bir takım diye. Cevap verebilecek kimseyi bulamazsınız. Keza aynı şey Fenerbahçe ve Beşiktaş için de geçerli. Şu oyuncunun takımı diyebileceğiniz bir takım yok ülkemizde. Mesela milli takımımız Hidayet'in takımı. O manada düşünün.
Elinde Furkan Aldemir diye önemli ve genç bir yetenek var. NBA draftlarından ilk tur yapması benim için beklediğim birşey olur. Beni az çok takip edenler, bu draft işlerine ne kadar hakim olduğumu da bilirler zaten. Kendi isteği doğrultusunda 2-3 sene Galatasaray forması giymesini sağlayabiliyorsan, takımı bu çocuk üzerinden kuracaksın. Mesela Furkan hareketli iken top almayı seviyorsa, dripling halindeyken pas atabilen bir oyun kurucu alacaksın takıma. Furkan mesela ribaund konusunda zayıfsa, pivot mevkisinde oynatmayı düşündüğün oyuncu Mirsad gibi olacak. Furkan sırtı dönük pozisyonda iyi pas çıkarabiliyorsa 2-3 numarada oynayacak oyuncuların yüksek yüzdeli şu atan oyunculardan olmalı. Sonra sende koç olarak takımına Furkan üzerinden oyun çizeceksin. Hücumun tıkandığı zaman Furkan üzerinden oynanmayan sürpriz hücumların olacak 2-3 tane ki, tıkanan hücumu diğer oyuncularla aç. Hiç çizemiyorsan, http://www.jes-soft.com/playbook/ bu siteden girecek kendine oyun seçeceksin. Hangisini yapıyorsun peki Oktay hoca? Peki sen hangisini yapıyorsun Sphaija?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder