26 Ağustos 2011 Cuma

Ne Güzel Bir Abimizden Sen Lugano...



İlk geldiği gün ki röportajını hatırlıyorum daha dün gibi. O gün anlamıştım nasıl bir adam olduğunu. "Rakip oyuncular lütfen benden forma istemesin" diyordu bu sarı savaşçı. "Neden?" diye sorulduğunda, "formam benim için kutsaldır, bu yüzden onu kimseye veremem" demişti. "Kimmiş la bu?" şeklinde ekrana bakarken, Lugano'nun hakeme itirazı sırasında açtığı gibi açmışım gözleri bu lafı duyunca. Sonrası işte bilinen hikaye. Servet Çetin'in Shevchenko'yu tutmaya çalıştığı o günlerden, Drogba'ya nefes aldırmayan savunma oyuncusu izletti adam bizlere. Gidip golde attı, savunmada rakibine tekmede. Tam Fenerbahçe taraftarının istediği oyuncuydu. Saha dışında tam bir beyefendi, saha içinde birisi "release the kraken" deyip Lugano'yu salmış gibi savaşan bir adam.

Transfer duyumlarını en doğru şekilde bildiren borsaya düşmüş gideceğin. Git bakalım, yolun açık olsun. Bize bir sebep daha çıkardın, ülke dışından bir takım tutmak için. Karşılıklı rakı içip, lakerda yerken dertleşmek kısmet olmasa da, güzel bir abimizden sen Lugano. Yolun açık olsun...

Sümko'lu Fener'liler söylüyor; Lugano Moreno ve Onun Kafa Golleri

25 Ağustos 2011 Perşembe

Obey!



Yazmayacağım Dedim Ama;






Bak güzel kardeşim, bende bilirim yaşadıklarını. Ondan sana kızmıyorum işte, kızamıyorum anlasana. Senin o en şaşalı günlerinde haset ile bakıyorduk sana ve takımına. Işıklı ayakkabısı olmayan çocuğun, olanın ayaklarına baktığı gibi bakıyorduk o kupaya. Ondan öncesi de var tabi. 4 sene şampiyonluk falan. Bundan dolayı anlıyorum şuanda içindeki nefreti. Oldu elbet benim içerimde de böyle bir dönem. Ama salya akıtarak saldırmadım sağa sola. Olmalı tabi ki böyle dönemler güzel kardeşim. Daha öncede yaşandı elbet, bundan sonrada yaşanacak. Ah benim kadim dostum, anlayacaksın. Göreceksin Hanya ve Konya'yı. Yeni ve ateşli, ama daha taraftarını susturamayan, hatta onlardan aldığı gaz ile açıklama yapan başkanınla sana mutluluklar. Ama diyorum ya Hanya ve Konya farklı yerler.

"Ama sen şimdi kırdın!" hep yankılanır bu söz kulaklarımda. "Senin yaptığın daha yeni" temalı bu cümle, hep kendi kusurunu saklamak amaçlı söylenmez mi? Şimdi güzel dostum, senin yaptığın aynı şey değil mi? "Vahiy geldi, 8,45'de şampiyonuz" (tövbe) diyen adamları alkışladığın günlerin temiz olduğuna inancın tam hemi? Bu işte senin kafa yapın güzel kardeşim. Sen hep olayın dışarısında kaldığında açmadın mı ağzını? Sana dokunan yokken konuşmadın mı en yüksek sesinle?

Neye inandın biliyor musun? Polisin bir adamın ifadesini almaya, evine gitmesine. Bununla kandırdılar seni. Ama dur hele topraaaam, pandora'nın kutusu henüz açık arttırmada. Elbet birileri istenen fiyatı verir de açar kutuyu. O zaman "bik bik bik sakldjasdkjas" falan yapasın bol bol.

Tanımazsınız bu yazının müsebbibi olan kişiyi. Bende tanımam. Ama inanabiliyor musunuz, var böyle adamlar! İçimizde yaşıyorlar üstelik biliyor musun? Şok!

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Muddy Waters Hakkında;



Bir film izlersin, oradaki bir karakter çok etkiler hani seni. Mesela birini Iron Man etkiler, gider kendine kartondan Iron Man kostümü falan yapar, diğeri Örümcek Adam olur dağa taşa tırmanır falan. Bende ekşi sözlükten bir arkadaşımın tavsiyesi ile izlediğim "Cadillac Records" isimli filmden acayip etkilenmiş olsam gerek, bu adamın şarkılarını çok seviyorum güzel ablalarım, yağuşuklu abilerim. Bak şimdi adam ne diyor "Forty Days Forty Nights" isimli şarkısında;

Forty days and forty nights
since my baby left this town
sunshinin' all day long
but the rain keep comin' down


Daha da çok şey söylüyor şarkılarında. Adamın sesi alıp sizi kıvrandırıyor. Hem filmi izleyin, hemde bu abiyi dinleyin derim ben. Bütün olay bu işte. Bu yani, dinlemek.

"Futbola Küsmek"



Tanıdığım (ne tanıdığı bizzat kendim) fenerium poşeti ile dolaşmaktan korkar olmuş. Neden? Şike yapmakla suçlanmaktan korkuyormuş. Her Fenerium poşeti, şike delili sayılabilirmiş. Polisler suç üstü yapıp, poşetin içerisine bakıp delilleri bulmaktansa, "Fenerium Poşeti= Şike Parası" gibi bir denklem kurmuşlar kendi içlerinde.

Sırf bu yüzden küstüm lan bu futbola. Küstürdüler hacı abi. Ülkede düzgün olan bir şey olmadığı gibi, bir suç üstü bile yapılamıyor anasını satayım. Vay efendim neymiş, "polis bütün karışanları toplamak için böyle yapmışmış". Olur mu kardeş öyle? Sen eroin yüklenmiş tırı tespit edersin, teslimat noktasında resimleri çekersin, para ve eroin değiştirilirken adamlara kelepçeyi vurursun. Torbacıları da yakalamak için, malın sokağa düşmesini mi beklersin? "Bakalım başka hangi takımlar şike bik bik" diyorlar birde. Lan yapıyor işte bir takım, illa "10 maç şike yapsınlar, cezaları çoğalır Hahaha!" şeklinde mi yaklaşman lazım duruma? Nasıl bir operasyon lan bu? Tespit ettin bir maç, yakala evlat işte. Nedendir beklemen?

Şike yoksa da, varsa da umurumda değil artık. Zerre ilgimi çekmiyor hacı abi. Komedyenlerin sündürmek dediği bir durum var. Tutmuş bir espriyi sonuna kadar kullanırlar sahnede. Yeri gelirse aynı kelimeyi 2 defa üst üste kullanırlar hatta. Bunda amaç süreyi doldurmaktır. Misal Cem Yılmaz bu sündürme olayını yapmasa, gösterisi 2 saati bırak, 1 saat bile sürmez. Bu davada bu misal işte. Medyaya bir yem atılıyor, medya onu insanlara işliyor, sonra savcı "ah şekerim yok öyle bir şey" diye ortaya çıkıyor. Nasıl iş arkadaşım bu?

Dava kapanmak üzere, sen daha yeni yayın yasağı getiriyorsun. Adam elinde "classified" dediğin dosyaların fotokopileri ile geziyor, biri de demiyor ki aga bu nedir? Yahu biri izah etsin hele! Bir gazeteci nasıl alır bu gizli belgeleri? Lan birde canlı yayında çıkıp gösteriyor hergele. Savcılık normalde bunun suç olduğunu mu unuttu? Birader neyin peşindesiniz? Nasıl bir adalet sistemi lan bu? Biz 2 polisle kavga ettik diye kıytırık bir mevzudan 3 kere çıktık mahkemeye. Ortada milyarlarca dolarlık bir rant var, ülke bundan gelir sağlıyor falan, bütün bunları ilgilendiren bir davada ne hikmetse (!) bir yayın organının muhabiri elinde çok gizli dosyalar ile kanal kanal geziyor, kimsede bu adamı alıp sorgulamıyor "nereden buldun bunları?" diye. Bak hele sen! Bildiğin skandal abicim bu. Bu işe karışan savcı, hakim, polis falan varsa ağır ceza alması lazım normalde. Kimse bununla ilgilenmiyor ha! Varsa yoksa Aziz goygoyu işte.

Sonra diyorlar ki, sen fanatiksin. Güzel kardeşim, bunun fanatiklikle ne alakası var. Çok ağır küfürler ediyorum ben evde federasyona falan bizi düşürmedikleri için. Yeter ulan savcılık! Düşürün bizi, ne siz daha fazla uğraşın, ne biz daha fazla acı çekelim.

Haaa es geçmeden söyleyeyim güzel kardeşim; beni yaralayan Fenerbahçe'nin küme düşmesi falan değil. Beni yaralayan Basri Dirimlili'nin, Şehit Yüzbaşı Arif Bey'in, Lefter'in takımının adı şikeyle anılması. Daha sevmem ben bu oyunu. Bir babam, bir Fenerbahçe'nin altyapı hocalarından Barbaros, birde bu olayın mümessili kimse onlar küstürdü beni bu oyuna karşı. Daha da gelmem Davos'a.

Ama giderim Saraçoğlu'na. Nerede oynuyorsa Fenerbahçe, giderim arkadaş. Ben futbola küstüm, Fenerbahçe'ye değil. Gerekirse sahaya bakmam, o koridorlarda takılırım. Ama bırakmam takımımı yalnız. Tıkarım aga kulaklarımı diğer holiganlara. Şikeci desinler, o desinler, bu desinler, zerre umrum olmaz.

Not: Diyorum ya işte, böbreğini ve ciğerini organ mafyasına satsa, karşılığında 5 kuruş para alamayacak soysuzların Fenerbahçe ile dalga geçmesi üzüyor lan beni. Yani arkadaşlarım için demiyorum da, sözlükte olsun, twitter'da olsun var bu tipler.

Vira Bismillah


Çok afili cümleler kurarak başlamak istemiyorum ilk yazıma. Öyle kıssadan hisse tarzında anlatalım durumu. Abicim spor, sinema, yemek falan aklıma gelen ne varsa yazmayı planlıyorum. "Planlıyorum" dedim üzerine vurgu yaparak, dikkatini çekerim. Kafama eserse hiç yazmam lan. Keyfimin kahyası mısın? Şaka yapıyorum sevgili okur. Sözlük kalıplarının dışında saçmalamak istiyorum biraz. Spor ağırlıklı, hatta bundan böyle "Fenerbahçe" ağırlıklı bir blog olacak bu. Sinema olur, gece çıkılası yerler olur, "hangi bira daha güzel?" başlıklı bir yazı olur, artık o an ne yazmak istersem yani. Bir tanım içerisine oturtmak istemiyorum bazı şeyleri. Kah Lost isimli dizi hakkında, kah Dürüye'nin güğümleri hakkında yazacağım bir şeyler. Okuyun işte sizde.