24 Ağustos 2011 Çarşamba
"Futbola Küsmek"
Tanıdığım (ne tanıdığı bizzat kendim) fenerium poşeti ile dolaşmaktan korkar olmuş. Neden? Şike yapmakla suçlanmaktan korkuyormuş. Her Fenerium poşeti, şike delili sayılabilirmiş. Polisler suç üstü yapıp, poşetin içerisine bakıp delilleri bulmaktansa, "Fenerium Poşeti= Şike Parası" gibi bir denklem kurmuşlar kendi içlerinde.
Sırf bu yüzden küstüm lan bu futbola. Küstürdüler hacı abi. Ülkede düzgün olan bir şey olmadığı gibi, bir suç üstü bile yapılamıyor anasını satayım. Vay efendim neymiş, "polis bütün karışanları toplamak için böyle yapmışmış". Olur mu kardeş öyle? Sen eroin yüklenmiş tırı tespit edersin, teslimat noktasında resimleri çekersin, para ve eroin değiştirilirken adamlara kelepçeyi vurursun. Torbacıları da yakalamak için, malın sokağa düşmesini mi beklersin? "Bakalım başka hangi takımlar şike bik bik" diyorlar birde. Lan yapıyor işte bir takım, illa "10 maç şike yapsınlar, cezaları çoğalır Hahaha!" şeklinde mi yaklaşman lazım duruma? Nasıl bir operasyon lan bu? Tespit ettin bir maç, yakala evlat işte. Nedendir beklemen?
Şike yoksa da, varsa da umurumda değil artık. Zerre ilgimi çekmiyor hacı abi. Komedyenlerin sündürmek dediği bir durum var. Tutmuş bir espriyi sonuna kadar kullanırlar sahnede. Yeri gelirse aynı kelimeyi 2 defa üst üste kullanırlar hatta. Bunda amaç süreyi doldurmaktır. Misal Cem Yılmaz bu sündürme olayını yapmasa, gösterisi 2 saati bırak, 1 saat bile sürmez. Bu davada bu misal işte. Medyaya bir yem atılıyor, medya onu insanlara işliyor, sonra savcı "ah şekerim yok öyle bir şey" diye ortaya çıkıyor. Nasıl iş arkadaşım bu?
Dava kapanmak üzere, sen daha yeni yayın yasağı getiriyorsun. Adam elinde "classified" dediğin dosyaların fotokopileri ile geziyor, biri de demiyor ki aga bu nedir? Yahu biri izah etsin hele! Bir gazeteci nasıl alır bu gizli belgeleri? Lan birde canlı yayında çıkıp gösteriyor hergele. Savcılık normalde bunun suç olduğunu mu unuttu? Birader neyin peşindesiniz? Nasıl bir adalet sistemi lan bu? Biz 2 polisle kavga ettik diye kıytırık bir mevzudan 3 kere çıktık mahkemeye. Ortada milyarlarca dolarlık bir rant var, ülke bundan gelir sağlıyor falan, bütün bunları ilgilendiren bir davada ne hikmetse (!) bir yayın organının muhabiri elinde çok gizli dosyalar ile kanal kanal geziyor, kimsede bu adamı alıp sorgulamıyor "nereden buldun bunları?" diye. Bak hele sen! Bildiğin skandal abicim bu. Bu işe karışan savcı, hakim, polis falan varsa ağır ceza alması lazım normalde. Kimse bununla ilgilenmiyor ha! Varsa yoksa Aziz goygoyu işte.
Sonra diyorlar ki, sen fanatiksin. Güzel kardeşim, bunun fanatiklikle ne alakası var. Çok ağır küfürler ediyorum ben evde federasyona falan bizi düşürmedikleri için. Yeter ulan savcılık! Düşürün bizi, ne siz daha fazla uğraşın, ne biz daha fazla acı çekelim.
Haaa es geçmeden söyleyeyim güzel kardeşim; beni yaralayan Fenerbahçe'nin küme düşmesi falan değil. Beni yaralayan Basri Dirimlili'nin, Şehit Yüzbaşı Arif Bey'in, Lefter'in takımının adı şikeyle anılması. Daha sevmem ben bu oyunu. Bir babam, bir Fenerbahçe'nin altyapı hocalarından Barbaros, birde bu olayın mümessili kimse onlar küstürdü beni bu oyuna karşı. Daha da gelmem Davos'a.
Ama giderim Saraçoğlu'na. Nerede oynuyorsa Fenerbahçe, giderim arkadaş. Ben futbola küstüm, Fenerbahçe'ye değil. Gerekirse sahaya bakmam, o koridorlarda takılırım. Ama bırakmam takımımı yalnız. Tıkarım aga kulaklarımı diğer holiganlara. Şikeci desinler, o desinler, bu desinler, zerre umrum olmaz.
Not: Diyorum ya işte, böbreğini ve ciğerini organ mafyasına satsa, karşılığında 5 kuruş para alamayacak soysuzların Fenerbahçe ile dalga geçmesi üzüyor lan beni. Yani arkadaşlarım için demiyorum da, sözlükte olsun, twitter'da olsun var bu tipler.
Etiketler:
basri dirimlili,
fenerbahçe,
Futbol,
Seçilmiş adam,
şike
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder