23 Şubat 2012 Perşembe

Bunun Adı Nedir?

Amacım kimseyi rencide etmek, küçük düşürmek yada hedef göstermek değil. Böyle birşey haddime değil zaten. Bugüne kadar neyi doğru olarak düşündüysem, o'nu söyledim. Hatta bu yüzden arkadaşlarımı bile kaybettim. Hayatım boyunca kimseye nabza göre şerbet vermedim. Arel Üniversitesi Uluslararası Lojistik M.Y.O okurken küfür eden hocaya karşı durduğum için yaz okuluna kalarak onur belgesi ile mezun olma şansını kaçırdım. Bugün olsa yine aynı şeyi yapardım evet. Keza hocalara şirin gözükmek için Spor iletişim sınıfında bile düşündüğümün tersini söylemedim. Bugün o sınıfta olan arkadaşlarımın hepsi hatırlayacaktır, halen Fırat Aydınus'un Fenerbahçe düşmanlığı yaptığını düşünüyorum.

Bazen benim için doğru olan sizin için yanlış olabilir. Bu çok normaldir ama hayatım boyunca kasıtlı olarak doğruyu yanlış, yanlışı doğru göstermedim. Bunun için kimseden emir almadım ve kimseyle oturup bunun için toplantı yapmadım. Az sonra okuyacaklarınız sadece Soner Öztürk'e cevaplaması için sorulan sorulardır. Hiçbir art niyet yoktur.



Yukarda gördüğünüz yazışmalar Twitter üzerinden Gürcan Bayrak ve Soner Öztürk arasında yapılmış yazışmalardır. Bildiğiniz üzere geçtiğimiz günlerde Soner Öztürk'ün Bugün kanalında katıldığı Canlı Gool programı kendisiyle ilişiğini kesti. Aslında programın yöneticileri bunu haklı olarak yaptılar. Çünkü orada yaptığı yorumlar tamamıyla yanlı ve fanatizm kokan yorumlardı. Yukarıda gördüğünüz görüşmelerin Soner Öztürk'ün Canlı Gool programından uzaklaştırılması ile ilgili bir kampanya hazırlığı olduğunu düşünüyordum düne kadar. Fakat bugün enteresan bir olay dikkatimi çekti. Gürcan Bayrak isimli şahsın twitter hesabından bu yazışmalar silindi.



Soner Öztürk'ün Canlı Gool programından atılmasına tepki olarak düzenlenecek bir twitter kampanyası neden bu şekilde gizlenmeye çalışılsın ki? Amaç sürmekte olan şike davası kapsamında bir algı yaratmak için twitter kampanyası düzenlemekse, işte bunun adı nedir? Sormak istediğim soru bu kendisine.

Programdan sansür yemesine gelince... Evet, bu kafa yapısında ki bir arkadaşın televizyon programlarında boy göstermesini kendimde istemiyorum. Bağış Erten'in YDYD isimli programındaki Soner Öztürk olarak katılacaksa programlara başımızın üzerinde yeri var. Lakin bu şike soruşturması ve ardından yaşanan süreç içerisinde kendisinin üslubu ve düşünceleri tamamıyla değişti. Sanki birilerinin elinde maşa görevi görüyormuş gibi konuşmaya başladı.

Spor iletişim sertifika programında ders veren Mehmet Demirkol aynen şunları söylemişti "Galatasaray Lisesinde okuyan bir Fenerbahçe'liydim ben, fakat ekranlara çıkmaya başladığım anda Fenerbahçe taraftarlığını bıraktım. Çünkü objektif olarak yorum yapamazdım Fenerbahçe taraftarıyken". Sanırım Soner Öztürk aynı görüşte değil.

Bir gazetecinin sorumlulukları vardır Soner Öztürk. Her kesime yakın olmak, her görüşe açık olmak zorundadır. Sadece bir takımın haklarını koruyarak, gerçekleri kendi taraftarı olduğun takımın lehine çarpıtarak gazeteci yada yorumcu olamazsın. Bir kere Sadri Şener'in "Faruk Özak'tan Spor Toto vesilesi ile 1 Trilyona bitirecekleri iş için 6 Trilyon para alması" veya Karabükspor kalecisinin 90+3'de hangi takıma karşı gol aradığını veya Trabzon maçında yediği gollerle ilgili bir açıklamasını okudunuz mu Soner Öztürk'ün kaleminden?

Evet, kendisine sansür uygulanmış ve bende bunun sonuna kadar haklı olduğunu düşünüyorum. Twitter ve kendi blogu üzerinden Fenerbahçe başkanı ve Fenerbahçe taraftarına aleni bir şekilde hakaret eden bir adamın orada olmaması gerekir. Madem kamera karşısına geçip Fenerbahçe başkanı ve taraftarlarına alenen hakaret etmek istiyorsun, bunu Fenerbahçe'li taraftarların izlemediği yerel kanallarda yap. Çünkü ulusal kanallarda her takıma aynı mesafede durmak zorundasın. Tersini yapıp programdan uzaklaştırırsan bunun adı sansür değil, zorunluluktur. Aynı şeyi bir Fenerbahçe yorumcusu Trabzon taraftarı içinde söylemez.

Son olarak gazetecilikten benim kadar bile anlamayan Soner Öztürk'e, spor medyasının duayenlerinden İslam Çupi'nin bir yazısını hatırlatmak isterim. Kişisel hakaret edenlere bugüne kadar nasıl cevap verildiğini böylece anlar umarım...

"Avrupa kupasinda final hayali gorurken, kendi hayatini olduren, Turkiye Ligi’nde ise bu yil hic dogmamis Mustafa Denizli’nin ortalara cikip piste dikilip, kupanin hic olmazsa yerlisinde yeni bir final hayati aramasi ve bu hayati yakaladigina inanmasi, o kadar dogaldi ki.
Fakat o Galata kulesi dibi eski Yahudi kilikli eskiciye benzeyen, her mactan once guya Galatasaray’i isitan hamamci gorevini ustlenen o Alman kondisyoner pandomimcisi devre biterken , hangi top ilim ve irfanina siginarak eli ile Fenerbahce tribunlerine “Bes... Bes...” isareti yapiyordu.
O eli Fenerbahce lavabona sokar sonra."

3 yorum:

  1. şu yazıyı yeni gördüm

    sansür ile ilgili yazmış olduğum yazının http://www.cezasahasi.net/2012/02/canl-gool-e-fenerbahce-sansuru.html içeriğinde herşeyi detaylıca ve olduğu gibi yansıttım. tek bi' kelimesine dahi kimse itiraz edemez ki edilmedi de..

    benim programdaki duruşumla ilgili düşüncelerine gelirsek, google' a canlı gool yazıp videolar kısmında arattığında benim yorumlarımdan oluşan onlarca kayıt bulabilirsin

    bunların hiçbirinde fenerbahçe taraftarına ya da camiasına en ufak bir hakaretimin olmadığını aksine salt bu pisliği bize yedirmeye çalışan zihniyete ve o zihniyetin peşinde gözü kapalı gitmekte olan andavallar ordusuna karşı olan tepkimi dile getirdiğimi net bir şekilde görebilirsin.

    hatta geldiğimiz şu son noktada ne kadar haklı çıktığımı da, oradaki ön görülerimde en ufak bir sapma olmadığını da kolaylıkla ayıktırabilirsin

    diyeceklerim bundan ibaret, selametle

    soner öztürk

    YanıtlaSil
  2. Bunu sadece program ve sansür yazısı olarak düşünme Soner ağabey. Twitter üzerinden Aziz Yıldırım'a ettiğin hakaret ve küfür bazlı kelimelerde mevcut. Benim söylemek istediğim şey şuydu bu yazıda. Ulusal yayın yapan bir kanalın yorumcusu olarak, twitter üzerinden bu şekilde hakaret içerikli şeyler yazdığınız an, taraftarın tepkisini çekmeniz normal. Programa bu şekilde yüzlerce mail atıldığında, adamların bunu zorunlu bir şekilde yaptığını düşünüyorum. Sonuç olarak, bu andavallar ordusuna karşı mücadelenizde yanınızda yer alırız, fakat ydyd'de ki Soner Öztürk olarak bu mücadele içerisinde yer alırsanız.

    YanıtlaSil
  3. ben twitter' da aleni küfür etmem, tarzım değil zaten

    genelde ironik gönderme ya da esprilerle eleştirimi yaparım, zira çok daha etkili ve keyifli oluyor

    bunun karşılığında bolca küfür, hakaret, tehdit yerim ama onları da sallamam

    sosyal medya benim özgür alanım, dilediğim gibi takılırım

    takip eden eder, etmeyen etmez. sonuçta seçim onların

    birilerine yaranacam ya da yamanacam ayağana kasamam yani kendimi ve dobralıktan da asla ödün vermem

    neyse, diyeceklerim bu kadar. eyvallah

    YanıtlaSil