Uzun bir aradan sonra, artık gerçekten çileden çıktığım için yazmak zorunda hissettim kendimi. Kimsenin avukatlığını yapabilmek için ne yetkim var, nede haddim. Fakat birilerinin cevap vermesi gerekiyordu Sanem Altan hanımefendiye.
Diyor ki hanımefendi;
"Tam da bu noktada küfürlere hedef olan futbolcunun çizdiği portreyi de gözardı etmemek lazım, en azından ben böyle düşünüyorum...
Çünkü son yıllarda hangi olaya bakarsanız karşınıza; faili veya mağduru Volkan Demirel çıkıyor..."
Sanem hanım sanırım burada; Volkan Demirel'in açıklamaları ile halkın galeyana geldiğini ve kendilerince Volkan'ın bu küfürü hak ettiğini düşündüklerini belirtiyor. Yani Volkan bazı hatalı açıklamalar yapmış, bu yüzden insanlar kendilerine Volkan'ın karısına ve kızına küfür etme hakkı bulmuş.
Çünkü bu küfür edilen insanlar profesyonel oyuncular. O kadar para alıyorlar, kulaklarını tıkamaları lazım edilen küfürlere. işte bunu söyleyenler için çok güzel bir fikrim var benim. Bu insanlara para verip, 100 kişi toplayıp, koro halinde küfür etmek. Tepki gösterirse, "sen profesyonel birisin, paranı da al, bu küfürleri duymak senin işin." demek lazım. Mesela Sanem hanım kabul ederse, ben maliyeti cebimden karşılamaya razıyım.
Sonra hanımefendi demiş ki, "üşenmedim, ARAŞTIRDIM!". Yani bir zahmet araştırın. Çünkü siz gazetecisiniz. Lütuf etmiş olmuyorsunuz araştırmakla. O gazetede yazıyorsanız, üstüne para alıyorsanız, araştırmak zorundasınız. "Üşenmedim, araştırdım" kendine gazeteci diyen bir insan için, ne kadar da güzel bir cümle :)
Bulduklarına gelin beraber bakalım; hanımefendinin lütuf edip araştırdıklarına.
Yalnız, dikkatinizi çekmek istiyorum, hanımefendi her olayda Volkan Demirel'in savunmasını yazmaya tenezzül bile etmemiş. Volkan kati surette zaten suçlu. Keşke üşenmeyip Volkan'ın açıklamalarını da belirtseydi bu olayların yanında. Ama, zaten bunları onun gibi bir gazeteciden beklemek bizim için rüya değil mi? Belki de üşenmiş ve araştıramamıştır.
Sanem Hanım uzun ve derin araştırmalarının ardından şu bilgilere ulaşmış;
- 27 Şubat 2008- G.Saray maçında Lincoln’ün boğazını sıkarak, saha içinde kovalarak ve tekme atarak kırmızı kart gördü... (Yazım yanlışı kendisi tarafından yapılmıştır, noktasına - virgülüne kadar dokunmadan yazıyorum.)
Olay gününe dönelim. Sanem hanım "çok derin" araştırma yapmadığı için; anlatalım o günü kendisine. O zaman ki adı ile Fortis Türkiye Kupası, çeyrek final ikinci maçı. Fenerbahçe'den yanlış hatırlamıyorsam 8 kişinin sarı, 3 kişinin kırmızı kart gördüğü mücadele. Öyle ki, yerde ki topa uzanan Gökhan Gönül'ün futbol tarihine geçerek, "taç atarken kırmızı kart gören ilk oyuncu" olduğu efsane mücadeledir. Daha da açık söylemek gerekirse, Melih Şendil'in "hakem Cüneyt Çakır elinde kart ile bütün sahayı dolaşıyor" dediği maçtır. Gelelim o kovalama ve Volkan'ın kırmızı kart gördüğü, Sanem hanımın derin araştırmaları sonucu öğrendiği pozisyona.
Maçın bitimine saniyeler kala Galatasaray Volkan'ın koruduğu Fenerbahçe kalesinde golü buluyor. Gol ile alakası olmayan, maçın geç başlaması için herşeyi yapacak Lincoln, Fenerbahçe kalesine, topu almak için koşarken Volkan'a dönüp birşeyler söylüyor. Ardından araya Barış giriyor, fakat ikilinin laf düellosu devam ediyor. Ardından Volkan, yediği uyduruk golün ve maçtan sonra açıkladığı üzere, Lüncoln'ün kendisine ettiği küfür sonucu zıvanadan çıkıyor, ve önce Lincoln'ü kovalayıp, ardından yakalayıp kasıklarına tekme atıyor.
Volkan suçsuz mu? Tabi ki hayır. Volkan Sanem hanımın anlattığı gibi, durup dururken mi olay çıkartıyor? Hayır.
Peki Volkan yalan söylemiş olamaz mı? Olabilir tabi ki. Fakat Lincoln'ün ülkemizde ki vukuatlarını bırakın, sadece Alman liginde ki vukuatları bu teoriyi çökertiyor. Örnek vermek gerekirse, Schalke 04 forması giyerken Almanya Lig Kupası finali karşılaşmasında Stuttgartlı Tomas Hitzlsperger’in suratına tükürdü. 4 maç ceza aldı. Bir diğer örnek; Schalke 04’ün Bayer Leverkusen’e 1-0 yenildiği Almanya Birinci Ligi karşılaşması sonrası rakibi Bernd Schneider’e tokat attı... 5 maç ceza yedi.
Keşke sevgili Sanem hanım bu detayları da üşenmese ve araştırsaydı.
Sanem hanım diyor ki,
15 Haziran 2008- Çek Cumhuriyeti maçında Koeller’i iterek kırmızı kart gördü; 3 değişiklik hakkını kullanmış olan Milli Takım’da kaleye Tuncay Şanlı geçti.
Evet, bu konuda sonuna kadar haklı. Yine bir Jan Koeller klasiği olarak küfür edilmesi olsa da, Volkan'ın bu olayı yapmaması gerekiyordu.
Sanem Hanım diyor ki;
28 Mart 2010- G.Saray derbisinde F.Bahçe öndeyken maçın son dakikalarında kendisine gelen boş bir topu poposuyla kontrol etti; ortalık yine ayağa kalktı.
Evet, yaptığı yanlış bir hareket. Fakat bunu ilk yapan Volkan değildi. Sanem hanım biraz futbol maçı izlerse üşenmeyip, hakem hatalarının yine gırla olduğu ve yine ilk maddenin hakemi, büyük hakem Cüneyt Çakır tarafından yönetiliyordu. Bakın yine söylüyorum, yaptığı hareket tasvip edilecek bir durum değil. Fakat bunu, "sanki bütün tribüne dönüp elini şortunun içine sokmuş" gibi lanse etmek çok yanlış. Umarım anlatabilmişimdir.
Yeni bir madde;
2 Haziran 2012- Milli Takım kampında foto muhabiri Vedat Danacı ile tartışarak “Ben seni yazdım oğlum, evinden aldırmazsam adam değilim” diyerek tehdit etti.
Peki kimdir Vedat Danacı, neden bu Volkan'ın yanlış hareketi vuku bulmuştur?
Vedat Danacı isimli şahıs, yılların emekçi bir foto muhabiridir. Galatasaray taraftarı olduğu sağır sultan tarafından bilinir. Peki neydi Volkan ve Vedat Danacı'nın arasını geren? Sevgili Vedat Danacı o sezon Habertürk gazetesinde çalışıyordu. Milli takım kampına gelmiş, oyuncuları izin günü takip etmiş ve flying fox yaparken resimlemek istemiş. Volkan'ın kendisi ve takım arkadaşlarının ifadesine göre, takım arkadaşları fotoğraflarının çekilmesini istememiş ve Volkan'a iletmişler. O sezon "ALO FATİHCİM'in gazetesi" Habertürk'ün Fenerbahçe hakkında ki haberlerini unutan Volkan, insan gibi kendisine "benim resmimi çekin, arkadaşlar istemiyor" ricada bulunmuş. Buna aldırmayan Vedat Danacı, diğer arkadaşlarının da görüntü almasını söyleyerek takımın resimlerini çekmeye devam etmiş. Volkan videonun başında ne konuşulduğunu söylemiyor, fakat olayı bu şekilde anlatıyor. Velhasıl kelam, Volkan'ın sözleri yine doğru değil fakat, durup dururken saldırmıyor gazeteciye. Yine bir tahrik var.
14 Mayıs 2013- Yine G.Saray derbisinde Sabri Sarıoğlu ile kavgaya karıştı; saha karıştı; yine kırmızı kart gördü.
Peki, yine inanılmaz bir araştırmanın ürünü olan bu olayı anlatalım kendisine. Fenerbahçe Galatasaray karşısında önde. Galatasaray'lı futbolcuların yolladığı uzun bir top auta çıkmak üzere. Sabri yakalamak (!) için hamle yapıyor, Volkan, her maç en az 10 defa yaşanan bir pozisyonun tekrarını yapıyor, vücudu ile, son derece normal bir perdeleme yapıyor. Sinirli Sabri, Volkan'ı arkadan itiyor, arkası dönük, topu almak için eğilen Volkan'a ellerini açarak bağırmaya başlıyor. Volkan "ne var?" şeklinde birşeyler söyleyip, Sabri'ye doğru yürüyor ve horoz dövüşünde olduğu gibi, -Sanem hanım'ı zahmetten kurtaralım, araştırma yapmasına gerek kalmasın, horoz dövüşü, iki horoz arasında yapılan dövüşe denir- göğüs göğüse geliyorlar. Sonra Sabri Volkan'ın suratını sıkıyor ve tartışma başlıyor. Sonrasında olanları ise basit bir resim ile anlatmaya çalışalım.
Volkan sütten çıkmış ak kaşık mı? Hayır. Sanem hanımın anlattığı gibi kavgayı Volkan mı çıkardı? Hayır. Bunu Sanem hanım'ın anlattığı gibi taraflı anlatmak gazetecilik etiğine sığar mı? Asla...
Benim en çok güldüğüm maddeye geldi sıra. Okuyun, bakın, uzun araştırmaları sonucu, üşenmeyip hangi önemli bilgiye ulaşmış Sanem hanım?
10 Mart 2014- Trabzon maçında F.Bahçe 1-0 öne geçtikten sonra tribünlere doğru kayarak edebe aykırı hareket yaptı. Trabzonlular sahayı yabancı madde yağmuruna tuttu, direkleri yıkarak sahaya inmeye kalktılar.
Her maç, her oyuncunun, her kalecinin yaptığı gibi bir gole seviniyor Volkan. Sanem hanım, zaten bu gole kadar Trabzon seyircisi sahaya birşey atmamış, Volkan bunu yapınca "Aman Allah'ım Volkan'ın yaptığı o hareket yüzünden sahaya direk attı Trabzonlular" diyor. Yazıklar olsun. Bu konu hakkında başka birşey söylememe gerek yok sanırım? Aslında şunu da eklemek lazım, sanırım Sanem hanım İsrail Filistin arasındaki savaşı, İsrail'in haklı olduğu şeklinde yorumluyor. Yoksa kayarak -her oyuncu- gibi sevinmeye, kale direği atılmasını meşrulaştırmaya çalışıyorsa, Hamas'ın attığı 2 rokete karşılık neredeyse nükleer bomba atacak İsrail'in yaptığı aynı. Biraz mantık lütfen Sanem hanım...
25 Ağustos 2014- G.Saray’la oynanan Süper Kupa maçında penaltıyı kaçıran Melo’yla tartıştı. Maçtan sonra Melo’ya ithafen yaptığı “Bazı sokak köpeklerini belediye zehirlemezse ben gerekeni yaparım” açıklaması nedeniyle 3 maç ceza aldı.
Melo hakkında yazmam gerekmiyor sanırım. Hani Emre'yi tahrik ederek aldırdığı kırmızı kart sonrası dil çıkaran, Fenerbahçe tribünlerine karşı eli ile cinsel organını tutup sallamayan, köpek taklidi yapan Melo'yu anlatmama gerek var mı? Volkan tartışmış Melo ile. İyi yapmış. Sonra kendisine "köpek" diyen bir adama, "köpek" dediği için, 3 maç ceza almış. Normal...
Bu maddelerden sonra klasik Sanem Altan zırvalamaları devam ediyor. En can alıcı nokta şu yazısında ki.
Volkan eğer milli formayı hiçe sayarak milli takımı yalnız bırakacak kadar hassas bir yapıya sahipse; bundan sonra yaptıklarında ve söylediklerinde de aynı hassasiyeti sergilemeli...
Şunu sormak çok zor değil kendinize, üşenmezseniz tabi Sanem hanım. Evet, haklı olduğunuz noktalar var, fakat bu noktalar milli forma giyen hiçbir oyuncuya küfür edilmesini meşrulaştırmaz. Volkan değil, bu konuda hassasiyet göstermesi gerekenler tribündeki o üç beş zavallıdır. Üzerinde Ay-Yıldızlı formayı taşıyan Melo olsa, bugün attığı gole sevinmeli Fenerbahçe taraftarı. Emre gol attığında, Volkan penaltı kurtardığında sevinmeli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes. Zaten bu mentalite olmadığı için bu durumlarda değil mi milli takım?
Aslında sorulması gereken soru şu; iki tarafta haksız iken, sadece bir tarafı tü-kaka ilan etmeye çalışan Sanem Altan gibiler değil mi Türk futbolunun problemi?
Ahmet Çakar, Rasim Ozan, Ertem Şener değil mi Türk futbolunun asıl sorunu?
İnsanların vicdanları yerine, çıkarlarını koruması değil mi?
Geri kalan teknik problemler, biraz yatırım ile düzelecektir. Bakın Almanya'da ki Türk çocuklarına. Genetik mi? Kastamonu kütüğüne bağlı Mesut Özil. Ama Mesut milli takımımızı değil, haklı olarak Alman milli takımını seçene kadar, Ahmet Çakar ile hiç tanıştı mı Almanya'da?
Sanem Altan gibilerinin, Hıncal Uluçların yazılarını okudu mu? Sırf daha çok para kazanmak, daha fazla ego tatmin etmek için, bir takımın yalakalığını yapan bu ve bunun gibilerin dolduruşuna gelip küfür eden taraftarlar önünde oynadı mı hiç Mesut?
Türk futbolunun tek ve çok büyük bir problemi var. Sanem Altan ve onun mentalitesinde ki gazeteciler. Gerisi faso fiso.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder