3 Nisan 2014 Perşembe

Yerel Seçim ve Sonrası


Öyle bir "YEREL" seçim yaşadık ki, evlere şenlik.

Öyle bir "YEREL" seçim yaşadık ki, genel seçim havasında.

Öyle bir "YEREL" seçim yaşadık ki, tarihte eşi benzeri yok.


17 Aralık tarihinden önce başladı aslında partilerin yırtınmaları. Normal şartlar altında, hukuk ve demokrasinin "GERÇEKTEN" uygulandığı bir ülkede, başbakan ve bakanlar kurulunun 20 defa istifa etmesi ve yüce divanda yargılanırdı. CHP'nin seçim stratejisini oluşturdu aslında bu tape ve yolsuzluk iddiaları. Artık ne zaman karara bağlanır bilmiyorum ama, tapelere göre suçlu olan hemen hemen herkes şuan özgür bir şekilde ticari faaliyetlerine devam ediyor. Bu tarihlerde yeni lobiler çıkmaya başladı. Robot lobisine kadar gitti bu furya. Ardından CHP mitingleri başladı. Kılıçdaroğlu "GENEL" seçimlerde yapması gereken konuşmaları "YEREL" seçim mitinglerinde yapmaya başladı. Yahu tamam, bunlara değin ama biraz da "şunu bunu yapacağız" diye konuş. Dilinde sürekli tapeler. Her şehirde aynı konuşmalar. Olmaz, kabul edilemez. Her şehrin kendi dinamikleri vardır. Sen İstanbul'da yaptığın konuşmanın aynısını Niğde'de yaparsan, 3. parti olarak kalırsın elbette. Niğde'de ki insan, tapelerle ilgilenmez. Varsa tarım ve hayvancılıkla ilgili bir yolsuzluk, onu anlat. Çünkü Niğde'nin %60'ı çiftçi veya hayvancı. Adam Bilal'in cebe indirdiği paralar ile ilgilenmez. Sen taşradan bu kadar uzak kalırsan, sadece elitist bir şekilde miting konuşması yaparsan, %30 üzerine çıkman hayal olur.

Yakılan oylar ve diğer katekulleler için yazılıp çizilecek pek bir lakırdı yok. Bu namussuzluğu savunan adamlar ile ilgili, hakaret içeren 12 cilt ansiklopedi bile yazarım. Yahu "her seçimde" olur ne demek? Olabilir mi? Olması normal karşılanabilir mi? Yahu senin iraden çalınıyor, karalanıyor, sen "her seçimde olabilecek şeyler" diyorsun bu konu ile alakalı. Ne demek ulan bu? Bunu sağlıklı düşünebilen bir insan, nasıl olur da bunu savunabilir? Üstüne gitmen lazım arkadaş. Bağırman, çağırman lazım. Sen ise bunu savunuyor, savunmayanlar ise "her seçimde olabilir bunlar, normaldir" diyebiliyor.

Öyle bir seçim yaşadık ki, MHP'nin kazandığı seçimlerde, AKP itiraz ediyor, kazanan kim biliyor musunuz? İtiraz sonucu CHP kazanıyor. Bu kadar saçmalık olabilir mi?

Peki CHP'nin hataları neydi? Madde madde sıralayalım.

1- Akp kitlesi, başbakan ne diyorsa, kabul eder. Bu 2+2=4 kadar kesin bir konu. Başbakan çıkıp Zonguldak'ta "Twitter'ın kökünü kazıyoruz" diyor, Zonguldak'ta Twitter kullananlar o mitingde mi? Hayır. Bu cümleyi bu şekilde yorumlarsanız hata yaparsınız. Ne diyor başbakan, "bize bir komplo kuruldu, bunu da twitter üzerinden yayıyorlar, paralel yapı bu işin arkasında, biz bu Twitter'ın kökünü kazıyacağız" diyor. Konuyu bağlıyor. Bizim Kemal Kılıçdaroğlu ne yapıyor? Özgürlüklerden bahsediyor (doğru aslında), twitter yasaklarına karşıyız diyor. Sen bunu bu şekilde anlatırsan, Niğde'li, Twitter'dan anlamayan bir çiftçi ağabeyimiz, sana oy verir mi?

Şöyle anlatsana;

"Bak bunun tapeleri çıktı, Twitter üzerinden paylaşılıyor. Bu ne yapıyor? Sizler bu tapeleri duymayın diye, siteyi yasaklıyor. Hani montajdı?" diye konuş, o adam işin içindeki hinliği anlasın. Hitabet sanatında benim en sevdiğim şey, "ne anlatırsan anlat, bir aptala anlatırmış gibi, sade ve yalın olarak anlat". Bunun üzerinden gitmezsen, AKP %50 bile alır.

2- Kılıçdaroğlu gerçekten kalabalığa hitap etmeyi bilmiyor. Bununla alakalı olarak özel dersler almalı. Beden dilini kullanmayı, gerekirse şan dersleri alıp, sesini kullanmayı öğrenmesi lazım. Mesela sesi kısılan başbakan bile daha etkili konuşuyordu KK'dan.

3- CHP'nin örgütlenmesi. Bu kadar kötü bir örgütlenme nasıl olur, ben anlam vermiyorum. Üniversite okuyan gençlerin büyük bir çoğunluğu senin yandaşın. Bunun sosyoekonomik nedenlerini buradan yazmayacağım elbette ama, bunları kullansana? Yine atanamayan öğretmenler. Bunları kullansana sandık başlarında. Seçim bitmiş, aradan 24 saat geçmiş, CHP örgütlenmesi, Twitter üzerinden imzalı tutanak arıyor. Olur mu? Benim "gönüllü" olarak gittiğim (OY ve ÖTESİ ile birlikte) sandıkta, sadece 2 tane AKP'li, bina içerisinde 10'a yakın AKP müşahiti ve 1 adet stajer avukat vardı. Türkiye genelinde avukat olmasa bile bu şekilde örgütlenmişti. CHP mesela, gönüllü olarak kendilerinin adına çalışan arkadaşlara, 1 sandviç ekmeği içine konulmuş içi geçmiş kaşar peyniri koyduğu, 18 saat ayakta duracak adamın ihtiyacı olan proteinin yarısını bile karşılamayacak kumanya gönderirken, AKP ise, bildiğin kavurma ekmek yollamıştı. Bunun bile gün sonunda nasıl etkisi olduğunu anlamanız için yaşamanız gerekiyor. Saat akşam 10 suları biz bayılmak üzereyken, sandık sandık koşturan AKP müşahitleri vardı.

İşin kaba taslak özeti bu. Şimdi önümüzde bir Cumhurbaşkanlığı seçimi olacak. CHP-MHP işbirliği olmaz ise başbakan AKP'nin istediği olur yine. Peki genel seçimler için ne yapmak gerek? Artık CHP'nin gerçekten halka, pek yüzüne bakmadığı taşraya inmesi, oralarda örgütlenmesi gerekiyor. Ve seçim sırasında örgütlenmesini ona göre yapması gerekiyor.

Ayrıca, mutlaka ama mutlaka, KK'nin birçok kişisel gelişim dersi alması gerekiyor.

Hem de çok ama çok acil.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder