15 Nisan 2014 Salı

-Paralel Galatasaray-


Sevgili dostum Kadir ile, spor iletişim zamanından beri dostluğumuz var. Bu yazıyı kendisine twitter üzerinden laf yetiştirmenin ve harf kısıtlamaları yüzünden, uzun uzun derdimi anlatmak için yazıyorum. Sizler içinde güzel bir kaynak olacaktır.

Son yıllarda değil, özellikle Fethullah Gülen cemaati ve Galatasaray kulübünün dirsek teması, çok ama çok eskilere, Fethullah Gülen ABD yöresine yerleşmeden öncesine dayanır. Henüz Türkiye'de yaşadığı dönemlerde, Galatasaray maçlarına gittiği, o zaman ki başkanlarla da arasının iyi olduğu su götürmez bir gerçek. Bakın mesela üstteki resimde, Adnan Polat ile Fethullah Gülen'in katıldıkları bir spor programından görüntüdür mesela. Bunun gibi pek çok örneği de bulabilirsiniz google amcadan faydalanarak.

Uzun yıllar Galatasaray kaptanlığını yapmış, daha sonra Akp'de milletvekili olarak görev yapmış, fakat Akp ve Cemaat kavgası sonrası, istifa etmiş Hakan Şükür gibi pek çok oyuncusu da olmuştur Galatasaray'ın. Hatırlayın, 1997 dönemi ve sonrasında Hakan Şükür gol attığı zaman baş parmağı ile kutlardı gol sevinçlerini.

Takım içi konulara girmek istemiyorum fakat, Kadir gibi mesela, hala bazı gerçekleri görmeyen arkadaşlar olduğu için, en belirgin noktaları saymak istiyorum sizlere.

- Ünal Aysal, Akp - cemaat kavgası başlamadan önce, sürekli olarak Akp yanlısı açıklamalar yapardı hatırlayın. Başbakan ıslıklandığı zaman ki açıklamaları bunlara en güzel örnektir. Tabi ki iş hayatı bile çetrefilli ve karanlık olan Aysal'ın, bu açıklamaları Riva'da satın aldığı arsalar da olabilirdi. Gs'ın Riva arazilerinin imarını çıkartıp, 4-5 katı bedelle satmak istemesi, çoğu Gs yöneticisi ve Aysal'ın Riva'da çok büyük arazilerinin olduğu bilinen bir gerçek. Ama bunun altında başka sebepler de var.

-Aysal kimdir? Aysal, Türkiye'de Koç Holding bünyesinde ki bir muhasebeci iken, başka bir firmada adı hayali ihracat araştırmalarına konu olunca soluğu Belçika'da almış, akabinde -nasıl olduysa- Türkiye'nin ilk enerji işi ile ilgilenen iş adamı olmuştur. Tabi ki bu paraların kaynağı(!) bilinmiyor. Fakat bilinen şu ki, Fenerbahçe'de Ali Şen'in yaptığının mislini yaparak, Türkiye'ye en pahalı elektriği satan firmanın da ortaklarından birisi olmuştur Aysal.

-Dönelim Gezi olaylarına. Gezi olayları sırasında, henüz 2. gün, gezi'den çekilen ilk takım taraftarı Ultraslan olmuştur. Tek bir talimat ile, açıklama yaparak Gezi'den çekilmiştir bu grup. Peki bunun nedeni neydi? Fenerbahçe ve Beşiktaş başkanlarının BB'den çektikleri bu dönem yüzünden oldu mesela. Biliyorsunuz E-Bilet denen bir uygulamaya geçildi. Buna en çok kızanlar kim? Taraftar grupları. Neden? Artık bedava bilet alamayacaklar çünkü. Peki federasyon binasına, bugüne kadar yürümeyen(!) hangi taraftar grubu çıkarma yaptı? Şimdi talimatın gelmesi, Ultra'nın geziden çekilmesi, e-bilet uygulaması sonrası ilk çıkarma... Anlamışsınızdır artık...

-Islıklanma mevzusuna dönelim. Ne dedi Aysal? "Gereği yapılacak", "20 Milyon GS taraftarı AKP'ye oy verdi" gibi açıklamalar yapmıştı. Bu kısmı da zaten ufak zeka kırıntıları olan insanlar anlamıştır.

-Türkçe olimpiyatları meselesi... Gs bu org. ne kadar ücret aldı? Yoksa, "bir" koca sezon boyunca TT Arena'nın çimlerinin bozulmasına sebep olan bu org. yüzünden milyonlarca euro harcamak zorunda kaldı GS. Zarar karşılandı mı?

-Devam ediyoruz, Lütfi Arıboğan meselesi. Bugüne kadar cemaatin verdiği bütün yemeklere, organizasyonlara katılan ilk isim kim? Lütfi Arıboğan. Fenerbahçe şike suçlamaları sonrası, daha davası görülmeden, UEFA ile görüşmelere başlayıp, şu kadar ceza verin diyen kim? Peki, cemaatin, paralel yapı olarak adlandırılan örgüt vasıtası ile, devlet kurumlarına saldırdığı her davada, savcı kim? Zekeriya Öz. Peki şike operasyonu öncesi, apar topar GS üyesi yapılan kim? Zekeriya Öz. Yine TFF içinde Lütfü ile birlikte cemaatin adamı olan diğer iki kişi nerede? GS yönetimi içerisinde...

-Durmak yok, yola devam. 17 aralık sonrası açılan akp - cemaat arasında kalan Gs tercihini hangi yönde kullanacaktı? Bugüne kadar toplumsal olaylara ses çıkarmayan Gs, neden twitter'ın kapanması sonrası, ilk icraat olarak, sahaya twitter adresleri yazılı t-shirt ile çıktı? Cemaatin 17 aralık sürecini Twitter üzerinden yönettiğini, tapeleri twitter üzerinden yayınladıklarını sağır sultan biliyor. Neden?

-Bitti mi? Bugüne kadar Anıtkabir'e gitmemiş Ünal Aysal'ın, son günlerde paralel yakıştırmaları sonrası ilk işi ne oldu? Atatürk büstü önünde poz vermek...

Daha bunun gibi yüzlerce detay var. Yazmaktan yoruldum inanın...

Ama şunu da bilmek gerekiyor. 3 Temmuz operasyonu, kabul etseniz de, etmeseniz de cemaatin kurguladığı bir operasyondur. Bu operasyonun baş aktörlerinden birisi BB'nin en yakınlarından olan ve hakkı yenildiği sanrısı beyinlerine kazınan Trabzon taraftarları ve tabi ki, Hacıosmanoğlu, diğeri ise GS'dır. En sert açıklamaları yapan, her konuyu manipüle eden yine Gs'dır. UEFA'ya mail organizasyonu düzenleyen 2 kulüp var bu konuda. TS ve GS. Bunlar tesadüf mü?

Kadir'de hala diyor ki, Fb paralel. Yapma Kadir, din kardeşiyiz bir kere.

Hepsini geçtim, bak 34. dakika FB tribünleri ne diye inliyor, "ALİ İSMAİL KORKMAZ, FENERBAHÇE YIKILMAZ." "MUSTAFA KEMAL'İN ASKERLERİYİZ."

Hala biz Akp yandaşı, hala biz paraleliz.

Evet Kadir kardeşim, biz size göre baya bir paraleliz ;)

Ha unutmadan, geçen sormuştun, "siz kendinizi cumhuriyetin son kalesi mi sanıyorsun?" diye.

Son olmasa bile, son 4-5 kalesinden birisi biziz be Kadir. Keşke siz ve sizin kulüpte, bizim bu savaşımızda bizimle aynı safta yer alsaydınız.

Adetullahtandır, ALİ İSMAİL KORKMAZ, FENERBAHÇE YIKILMAZ.

Birde, şu resim sana gelsin Kadir. Belki bazı şeyleri sana anlatmaya tek bir kare yeter :)

3 Nisan 2014 Perşembe

Yerel Seçim ve Sonrası


Öyle bir "YEREL" seçim yaşadık ki, evlere şenlik.

Öyle bir "YEREL" seçim yaşadık ki, genel seçim havasında.

Öyle bir "YEREL" seçim yaşadık ki, tarihte eşi benzeri yok.


17 Aralık tarihinden önce başladı aslında partilerin yırtınmaları. Normal şartlar altında, hukuk ve demokrasinin "GERÇEKTEN" uygulandığı bir ülkede, başbakan ve bakanlar kurulunun 20 defa istifa etmesi ve yüce divanda yargılanırdı. CHP'nin seçim stratejisini oluşturdu aslında bu tape ve yolsuzluk iddiaları. Artık ne zaman karara bağlanır bilmiyorum ama, tapelere göre suçlu olan hemen hemen herkes şuan özgür bir şekilde ticari faaliyetlerine devam ediyor. Bu tarihlerde yeni lobiler çıkmaya başladı. Robot lobisine kadar gitti bu furya. Ardından CHP mitingleri başladı. Kılıçdaroğlu "GENEL" seçimlerde yapması gereken konuşmaları "YEREL" seçim mitinglerinde yapmaya başladı. Yahu tamam, bunlara değin ama biraz da "şunu bunu yapacağız" diye konuş. Dilinde sürekli tapeler. Her şehirde aynı konuşmalar. Olmaz, kabul edilemez. Her şehrin kendi dinamikleri vardır. Sen İstanbul'da yaptığın konuşmanın aynısını Niğde'de yaparsan, 3. parti olarak kalırsın elbette. Niğde'de ki insan, tapelerle ilgilenmez. Varsa tarım ve hayvancılıkla ilgili bir yolsuzluk, onu anlat. Çünkü Niğde'nin %60'ı çiftçi veya hayvancı. Adam Bilal'in cebe indirdiği paralar ile ilgilenmez. Sen taşradan bu kadar uzak kalırsan, sadece elitist bir şekilde miting konuşması yaparsan, %30 üzerine çıkman hayal olur.

Yakılan oylar ve diğer katekulleler için yazılıp çizilecek pek bir lakırdı yok. Bu namussuzluğu savunan adamlar ile ilgili, hakaret içeren 12 cilt ansiklopedi bile yazarım. Yahu "her seçimde" olur ne demek? Olabilir mi? Olması normal karşılanabilir mi? Yahu senin iraden çalınıyor, karalanıyor, sen "her seçimde olabilecek şeyler" diyorsun bu konu ile alakalı. Ne demek ulan bu? Bunu sağlıklı düşünebilen bir insan, nasıl olur da bunu savunabilir? Üstüne gitmen lazım arkadaş. Bağırman, çağırman lazım. Sen ise bunu savunuyor, savunmayanlar ise "her seçimde olabilir bunlar, normaldir" diyebiliyor.

Öyle bir seçim yaşadık ki, MHP'nin kazandığı seçimlerde, AKP itiraz ediyor, kazanan kim biliyor musunuz? İtiraz sonucu CHP kazanıyor. Bu kadar saçmalık olabilir mi?

Peki CHP'nin hataları neydi? Madde madde sıralayalım.

1- Akp kitlesi, başbakan ne diyorsa, kabul eder. Bu 2+2=4 kadar kesin bir konu. Başbakan çıkıp Zonguldak'ta "Twitter'ın kökünü kazıyoruz" diyor, Zonguldak'ta Twitter kullananlar o mitingde mi? Hayır. Bu cümleyi bu şekilde yorumlarsanız hata yaparsınız. Ne diyor başbakan, "bize bir komplo kuruldu, bunu da twitter üzerinden yayıyorlar, paralel yapı bu işin arkasında, biz bu Twitter'ın kökünü kazıyacağız" diyor. Konuyu bağlıyor. Bizim Kemal Kılıçdaroğlu ne yapıyor? Özgürlüklerden bahsediyor (doğru aslında), twitter yasaklarına karşıyız diyor. Sen bunu bu şekilde anlatırsan, Niğde'li, Twitter'dan anlamayan bir çiftçi ağabeyimiz, sana oy verir mi?

Şöyle anlatsana;

"Bak bunun tapeleri çıktı, Twitter üzerinden paylaşılıyor. Bu ne yapıyor? Sizler bu tapeleri duymayın diye, siteyi yasaklıyor. Hani montajdı?" diye konuş, o adam işin içindeki hinliği anlasın. Hitabet sanatında benim en sevdiğim şey, "ne anlatırsan anlat, bir aptala anlatırmış gibi, sade ve yalın olarak anlat". Bunun üzerinden gitmezsen, AKP %50 bile alır.

2- Kılıçdaroğlu gerçekten kalabalığa hitap etmeyi bilmiyor. Bununla alakalı olarak özel dersler almalı. Beden dilini kullanmayı, gerekirse şan dersleri alıp, sesini kullanmayı öğrenmesi lazım. Mesela sesi kısılan başbakan bile daha etkili konuşuyordu KK'dan.

3- CHP'nin örgütlenmesi. Bu kadar kötü bir örgütlenme nasıl olur, ben anlam vermiyorum. Üniversite okuyan gençlerin büyük bir çoğunluğu senin yandaşın. Bunun sosyoekonomik nedenlerini buradan yazmayacağım elbette ama, bunları kullansana? Yine atanamayan öğretmenler. Bunları kullansana sandık başlarında. Seçim bitmiş, aradan 24 saat geçmiş, CHP örgütlenmesi, Twitter üzerinden imzalı tutanak arıyor. Olur mu? Benim "gönüllü" olarak gittiğim (OY ve ÖTESİ ile birlikte) sandıkta, sadece 2 tane AKP'li, bina içerisinde 10'a yakın AKP müşahiti ve 1 adet stajer avukat vardı. Türkiye genelinde avukat olmasa bile bu şekilde örgütlenmişti. CHP mesela, gönüllü olarak kendilerinin adına çalışan arkadaşlara, 1 sandviç ekmeği içine konulmuş içi geçmiş kaşar peyniri koyduğu, 18 saat ayakta duracak adamın ihtiyacı olan proteinin yarısını bile karşılamayacak kumanya gönderirken, AKP ise, bildiğin kavurma ekmek yollamıştı. Bunun bile gün sonunda nasıl etkisi olduğunu anlamanız için yaşamanız gerekiyor. Saat akşam 10 suları biz bayılmak üzereyken, sandık sandık koşturan AKP müşahitleri vardı.

İşin kaba taslak özeti bu. Şimdi önümüzde bir Cumhurbaşkanlığı seçimi olacak. CHP-MHP işbirliği olmaz ise başbakan AKP'nin istediği olur yine. Peki genel seçimler için ne yapmak gerek? Artık CHP'nin gerçekten halka, pek yüzüne bakmadığı taşraya inmesi, oralarda örgütlenmesi gerekiyor. Ve seçim sırasında örgütlenmesini ona göre yapması gerekiyor.

Ayrıca, mutlaka ama mutlaka, KK'nin birçok kişisel gelişim dersi alması gerekiyor.

Hem de çok ama çok acil.