2 Aralık 2016 Cuma
Ekonomide Ne oluyor?
Twitter üzerinden zaten yeterince bilgi vermeye çalışıyorum fakat, Ekonomi 101 dersi almamış sevgili takipçilerim, siz bu blogu okuyanlar için, hepsini bir toplayalım dedim. Umarım sizler için iyi bir yol gösterici olur. Elden ele herkese uzatalım ki, yararlanmak isteyenler yararlansın.
Şimdi, herşey aslında 2003 yılında başladı. Bütün dünya nüfusunun artması, iklim şartlarında ki değişiklikler yüzünden tarım ürünlerinin yetiştirilmesinde büyük bir düşüş yaşandı ve halkının büyük çoğunluğu tarım ile uğraşan ülkelerin (gelişmekte olan ülkeler) ürünlerine olan talep arttı. Yine aynı süre içerisinde ki teknoloji yatırımları yüzünden oluşan tarım ürünlerinin üretiminin düşmesi, bu ülkelerin tarım ürünü almasına sebep oldu. Bu olay yaklaşık 2008 yılına kadar bu şekilde devam etti ki, 2008 yılı dünya genelinde gıda fiyatlarının en yüksek olduğu yıldır. Bu sebepten ötürüdür ki, USD bütün dünya para birimlerine göre inanılmaz bir düşüş yaşamıştır. Bu düşüşün sonucunda, Amerikan piyasaları gerilmiş, Down Jones tarihinin en büyük düşüşlerini yaşamıştır. Taşınmaz gayrimenkule yatırım yapmış bankaların iflas ettiğini açıklaması ile birlikte, bütün dünyayı etkileyecek bir kriz patlak verdi. Fakat temel ihtiyaç malzemelerine olan ihtiyaç durmadığı için, gelişmekte olan ülkeler bu fırsatı iyi kullandı ve ucuzdan dolar alımı başladı. Amerika ve Avrupa'da ki kriz o kadar şiddetli oldu ki, ülkeler iflasın eşiğine geldi. Şimdi şu şekilde düşünelim bunu. 1 doların 2 TL olduğunu hesaplarsanız, 1000 TL'lik satışta elinize 500 dolar geçmiş olur. Fakat TL dolar karşısında değer kazanmaya başladığında, 606 Dolar geçer elinize. Bu da sizin ülkenizde enflasyonun düşmesine, halkın alım gücünün artmasına sebep olur. Yine aynı kriz TL'ye euro karşısında da değer kazandırdığı için, ekonominiz büyür. Bu yüzdendir ki, gelişmekte olan bütün ülke ekonomileri büyür. O yıllarda ki propaganda cümleleri neydi? "Ekonomimiz en çok büyüyen ekonomiler içerisinde"
Neden neydi? Gıda ürünlerine talebin artması, teknoloji ürünlerine olan talebin azalması. Yani arz - talep eğrisinin bizim gibi ülkelere doğru dönmesi. Bu ekonomik bir başarı mıydı? Tabi ki hayır. Olması gereken, eşyanın tabiatı buydu zaten. Yıllarca bunu anlatmaya çalıştık ama kimse anlamadı.
Kimler krizi fırsata çevirdi?
Çin, Tayland gibi teknoloji ve sanayiye yatırım yapan ülkeler. 2008 krizinden etkilenmeyen yine aynı ülkeler. Ne yaptılar? Çin dünya aluminyum sanayisini eline geçirdi. Değer kazanan parası ile dünyada ki çoğu aluminyum madenlerini satın aldı ve artık bütün dünyaya pazarlıyor. Tayland teknoloji yatırımı yaptı ki, şuan çok ciddi firmaları ile ihracat yapıyor.
Biz ne yaptık?
2 köprü, 1 tünel, metro, 52 havalimanı, sanırım 53 olacak o da. Toplam yatırım tutarını inanın bilmiyorum. Tabi ki sarayı bu kadroya katmıyorum. O çok ayrı bir konu.
Peki şimdi ne oluyor? Amerikan ekonomisi son 3 yıldır büyümeye, dolar diğer para birimleri karşısında değer kazanmaya başladı. Hem tarım ürünleri satın alarak dağıttığı doları teknoloji ürünleri ihraç ederek geri topluyor, hem de kriz sırasında verdiği teşvikler ile ihracatını fazlalaştırıyor. Bir tarım ülkesi olan ülkemizden daha fazla buğday, arpa gibi besinleri satıyor. Mısır ekimi bizde %30 azalırken, Amerika'da artmaya başlıyor. Sen mısırı bile ithal eden bir ülkesin artık. Ne bekliyordun ki?
"Peki Dolar neden artıyor kardeş?"
Bir ülkenin para biriminin, diğer ülke para birimi karşısında değer kazanabilmesi için, ihracatın artması, ülkeye döviz girmesi gerekir. Uluslararası ticarette 2 para birimi kullanılır. Birisi dolar, diğeri Euro. İhracatınız düşerse, ülkenize döviz girmez. Döviz girmediği için dolar veya euro yükselir. Yani doların düşmesi için ihracatın artması gerekiyor. Artacak gibi mi? Hayır. Özellikle ticaret yaptığımız ülkelerinde bizimle aynı durumda olması yüzünden, yakında daha da zor durumda kalabiliriz.
Yani bizim becerimiz dışında "ülkemizi teğet geçen" krizi, çok yakında iliklerimizde hissedeceğiz, hissediyoruz. İhracat verilerimiz her geçen ay düşüyor. Rusya ile -ki Rusya bizim en çok ticaret yaptığımız ülkedir- yaşadığımız kriz sonucu onlarla bile ticaret yapamaz hale geldik. Rusya Türk tırlarını halen gümrük kapılarından içeri sokmadığı için, Rusya'dan Rus plakalı tırlar ile narenciye göndermek zorundayız. Bu da nakliye firmalarımızı etkiliyor haliyle. Devamı da var. Çiftçi ürününü satamıyor. Satsa bile daha ucuza satmak zorunda kalıyor. Çünkü üzerine ekstra nakliye çıkıyor. Türk tırları ile Belarus'a göndermek bir diğer alternatif. Fakat burada da kendi markasını kullanamıyor. Bu da reklamı engelliyor. 3-5 kişilik bir komisyoncu ağına kalıyorlar ki, onlarda bu fiyatları belirleyen isimler haline geliyor.
Peki Rusya bizden almadığı tarım ürünlerini nereden alıyor?
İnanmayacaksınız ama İran. (neden inanmayasınız ki değil mi?)
Bizden şuan narenciye alan ülke sayısı gittikçe azalıyor. Şimdilik Irak kapısı bize halen açık. Türkiye piyasası ise üreticiyi doyurmuyor. Ürünlerin çoğu elde kalıyor.
Hayvancılık çok farklı değil. Zaten ihracat azdı, fakat tarımda ki bu büyük gerileme, en çok onları vuruyor. İthal arpa/buğday, yem, gübre derken, fiyatlar bize yansıyor haliyle.
Biz ne ile uğraşıyoruz? AVM'ler de haremlik/selamlık uygulaması yapan hamburgerciler ile.
Bugün sayın cumhurbaşkanı çıkıp açıklama yaptı, dinlediniz değil mi?
"Doları satın, TL alın" dedi. Bu piyasalarda rahatlama etkisi yarattı mı? Bilakis, daha çok döviz çıkışına neden oldu ve hem altın fiyatlarını, hem de dolar fiyatlarını yükseltti. Olacak olan tek gerçek oydu zaten. BİST'in TL'ye geçip, "Cumhurbaşkanımızın kararını uyguladık" demesinin ardından 4 kuruşluk bir değer kaybetti dolar. Peki şimdi ne olacak?
Pazartesi yabancı yatırımcı iki türlü davranabilir.
Bir- Yatırımcı risk alır, çok büyük karlar kazanabileceği Türk Lirasına daha yüksek giriş yapabilir.
İki- Yatırımcı BİST'e ve Merkez bankasına müdahale olarak algılar, TL'sini dolar olarak alıp, ülkeden kaçabilir.
Hangisi olur derseniz, ben ikinci seçeneğin olacağına, hem bist'in hem de TL'nin daha çok değer kaybedeceğini düşünüyorum. Sınır komşuları dahil olmak üzere, Rusya ve İran, AB ve ABD ile dahi sürtüşme yaşayan Türkiye'ye güvenip pozisyon alır mısınız? Özellikle dış siyasette iki günde bir pozisyon değiştiren bir ülkenin ekonomisine ne kadar güvenirsiniz?
Türkiye şuan hasta bir adam. Ne yapacağı belli olmayan bir şahıs. Bir gün size düşman olup uçağınızı düşürürken, ikinci gün "kurtar beni" diye kapınıza kapanabilir. Müttefik olsanız, 2 gün sonra karşı tarafla dirsek temasına girebilir. Ekonomide ki dalgalanmaların tamamı bu sebepten ötürü. Yabancı yatırımcı ülkemize güvenmiyor.
Yani evet. Belki bir hafta normal seyreder (3,50-3,60). Fakat bir iki hafta içerisinde tekrar yükselişe geçebilir.
Ne yapalım sorusunu ben cevaplamam. Yatırım danışmanı değilim. Ben de sizin gibi bir vatandaşım. O yüzden, pozisyon alıp yatırım yapmıyorum. Ama elimdeki doları da bozdurmuyorum.
Umarım açıklayıcı olmuştur :)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder